Bagetlerimi ve grup arkadaşlarımı aldığım gibi stüdyoya girip aksattığım basit ritmleri tutamazken kendimi kendimden geçiyormuş gibi hissedip bir kaç video, belki bir tane mp3 kaydedip bunları yaymak istiyorum.
Bitirdiğim kasalardan, kustuğum kovalardan sonra yeniyetme bir delikanlının boş cam şişeleri önünde seksi pozlar vermesini görüp; "velede bak içmeyi marifet sanıyor" demeyi ve akabinde birikmiş para üstleriyle bir kutu efes alıp açmayı, içerken de hayatın önüme getireceği bir sonraki dönem hakkında üzerinde sonradan farklı düşüneceğim hayallere dalmak istiyorum...
***
Neticede hayallerle geçen bir ömür. Tıpkı milyarlarcası gibi.
Hayalleri gerçekleşmedikçe onları gerçekleştirmek için çırpınan, arzu edilen şeyi elde ettikten sonra da buna alışıp burun kıvıran ve daha sonrasında istenilenin elde edildiği vakit zaman aşımıyla tekrar kıvrılan burun ve yeniden yeni hayallere dalan bir insan kurusu... İşte biz!
Hayat bir hayal ürünü değilse de onu bu şekilde yapmacık zevklerle kocaman bir hayale çeviren bizler...
Makinenin çalışmasını sağlayan hayallerimiz ve onlara dişli misali sıkı vidalarla bağlı bizler....
Ey insan!
Ola ki vidaları atmaya çalış; seni bekler ufukta hayalsiz bir hüzün. Ama insansındır ki kimsenin hayal etmediği bir yerde olacağın için egounu tatmin edemeyecek ve öleceksin.
Ego Tanrıdır.
Ancak kendi varlığını insanlara dayatıp onlardan buna tapınmalarını istemez.
Aksine insanları bu konuda bilgisiz bırakır ve öylece çırpınan milyarları izler, onlarla eğlenir.
Şüphesiz ki, yazmak da milyonlarca ibadet şeklinden sadece bir tanesidir...
Ve ibadet tamamlanır.