8 Eylül 2008 Pazartesi

telaşlı ve dingin

Yarın benim için son defa "lise'nin ilk günü" olacak. Aman ne kadar dramatik!

Bu yazımda tam olarak ne yazacağımı bilemesem de yazamadıklarımdan ve yapamadıklarımdan ve de ruhani halimden bahsetmek için yazıyorum. Klasik bir okulun ilk günü öncesi yazısı olacağını pek sanmıyorum diyecek olsam da bundan emin değilim çünkü organize bir yazı değil bu. Başlayacağım ve kelimeden kelimeye atlayarak okuyan kişinin kafasını bulandıracağım. Evet!

İkiye bölünmüş durumdayım. Kafamdan o kadar çok düşünce ve şunu şöyle bunu böyle yapmalıyım emirleri geçiyor ki öte yandan bulunduğum uyuzluk ve pasiflik durumu süper bir çakışmaya şahit ediyor beni kendi kendime. Tam bir delilik hali desenize!

Bu deli olma işine de pek özenir oldum. Hiç de değil halbuki. Delilik derken, akli olarak olması gerektiği gibi olmayandan bahsediyorum. Çılgın, o ye madafaka'dan veya alternatif şekilde ve biraz asice ve de yoğun olarak ambalaj için deli olmaya çalışmaktan, deliymiş gibi davranmaktan değil.

Şu okulun başlayışı da etkiliyor ve üzüyor bir yandan beni. Geçen sene sonlanırken, "seneye öss senem, affetmeyecem okula da bomba gibi başlayacam. Önceden dersane başlayacak zaten, e takip edecem, bir iki de öğretmen ayarladık mı uçarım be!" diyerek, bir gaza gelme durumu yaşıyordum ve pek memnundum bu halimden. Hatta kendi içimde yaşamıyordum bunu sadece ki; etraftan aynı yönde süper bir destek vardı. "Sen var ya sen, seneye bir başlıcan, bir gaza gelcen, oho kimse tutamayacak" lar duyup yine "akıllı ama çalışmıyor, birazcık çalışsa yapar" şeklindeki eğitim ve öğretim hayatındaki en olmaması gereken cümle kalıbının yarattığı sahte etkiye benzer bir çekim gücü vardı arkamda. Boş bir çekim gücü. Çekiyordu ama çektikten kısa bir süre sonra düşüveriyordun, elinde kalıyordu sıfır.

Elimde var sıfır.

Dersane başladı bir kısmı adam gibi geçtikten sonra son hafta aptal ötesi aksilikler geldi başıma da bir kaç gün devamsızlık yapmış oldum. Öğretmen falan ayarlayamadım. Sadece üşengeçliğimden ve belki biraz çekingenliğimden. Açamadım o telefonu... Sorumluluk sınavlarını pek süper geçirdiğim de sayılmaz. Bunların dışında yeni bir çalışma ortamı için gerekli tüm öğeleri odama dizdikten sonra -masadır, panodur, lambadır...- yine de kendime adam gibi birm program yapabilmiş değilim ki bir de uygulamasına geçeyim! Daha da kötüsü bu boku nasıl yemem gerektiğini geçen sezon sonu çok iyi bilirken şimdi akılsız ve fikirsizim. Kalakaldım.

Her şeyi geçtim, odam gene dağınık, gene geç yatıyorum ve utanmadan yatmadan önce dexter'in ilk sezonunun son bölümünü izlemeye yelteneceğim.

Aklıma gelenleri veya gelmesi gerekenleri de aktaramadım şuraya. Bir de o tarz ufak detaylar var canımı sıkabilen.

Death Magnetic ile ilgili yazacaktım, kaldı. Bütün gün onun bunun blogunu okumakla geçirdiğim asosyal bir cumartesiden sonra arta kalan blog izlenimlerimi yazacaktım, kaldı.

Hayaller kurdum, kaldılar. Anca rüya görüyorum her gece, her gece ayrı üniversitede.

Banyo bile yapamadım henüz, sabah yapacağım. Peh!

Neyse ki yeni ayakkabıdır, kıyafettir, çantadır, masadır, defterdir bir öğrenciyi gaza getirebilecek basit olan her şeyi edindim. Dışarı çıkıp sömürmesi kolay tabi, hele bir de yanında sevdiceğin varsa alışveriş yapmak ne kadar zevkli. Ama yine de elde var sıfır.

Bir yandan o kadar eminim ki başarısız olmaya devam edeceğime, öte yandan hala parlayacak bir ateş varmış gibi geliyor içimde. Vermediğim gaz kalmadı ama parlamıyor bir türlü, onu da ne yapacağız bilmiyorum ya.

Bu yazıyıda öyle "loser" yazıp o kadar "emo" hissettim ki kendimi şimdi. Allah belamı versin. Hakikaten.

Ne bu ya.

Titre ve kendine gel diyeceğim ama bu uyuz dinginlik halinden çıkacağım yok hala...

İşin kötüsü demesem de, garip bir yanı da bu kadar sorumluluk sahibi ve bilinçli olmaya rağmen bu kadar pasif ve uyuz kalmaya devam etmekte bu kadar direnmem. Sahi, yanlış olan nedir?

Çoğunu bir şekilde içimde yanıtlayabildiğim sorular olsa da bunlar, böyle de yazasım geldi. Bloga yazıp bırakacağım, ne kimseye söylerim ne de başka yere yazarım. Ama bulunsun bir yerlerde.

Her okulun ilk günü törenindeki giriş cümlesi; "göz açayıp kapayıncaya kadar geçen bir tatilin daha sonuna geldik" ni duymadan önce şu dexter'i izleyeyim diyorum ben yine de.

haha!

3 yorum:

farawaysoclose dedi ki...

eğitim hayatım "zeki ama tembel" tiplere sinir olmakla geçti! biz inekleyeduralım,beyfendiler/hanfendiler (ki genelde oğlanlar böyle olur) yan gelip yatsınlar bir de "zeki" sıfatını hak etsinler!! spn gülen iyi gülüyor :D

admin dedi ki...

olur oyle arada, lisedeyken ben de cok dagilirdim zaman zaman.

sonra geciyo. aki$a birak.

Yavuz Karaburun dedi ki...

@farawaysoclose, zeki ama tembel sıfatının arkasına saklanmaya çalıştığım yok aslında biraz yanlış anlamışsın ya da ben anlatamamışımdır. Böylelerine, böyle oluşlarına neden olanlara ben de çok sinir oluyorum. Çalışmak lazım tabi ama işte o 'zeki ama tembel' gibi teselli laflarına benzeyen bazı oluşumlar yüzünden kendimi boşta hissediyorum. Öyle karman çorman bir durum.

@iraz, aynen öyle, biliyorum ama işte ... :)

teşekkürler yorumlarınız için.

hit