24 Şubat 2009 Salı

Egoperest

ODTÜ'ye öğrencisi olarak girip yeşil parkamla şu ünlü Devrim duvarının önünde fotoğraf çekilip bu fotoğrafı facebook'a koymayı istiyorum.

Üniversite yıllarında dirsekleri iyice çürüttükten, kafayı sonuna dek patlattıktan sonra da okula yeni gelen yeşil parkalı çömezlerin duvarın önünde fotoğraf çektirip bunu facebook'a koymalarını eleştrip onları özenti devrimciler olarak niteledikten sonra bir işe yaramayacağını aradan biraz zaman geçmesiyle anlayacağım bildiri müsfettelerini yazmaya devam etmek istiyorum.


Bagetlerimi ve grup arkadaşlarımı aldığım gibi stüdyoya girip aksattığım basit ritmleri tutamazken kendimi kendimden geçiyormuş gibi hissedip bir kaç video, belki bir tane mp3 kaydedip bunları yaymak istiyorum.

Takip eden yıllarda kıracağım bir sürü baget ve çalacağım onlarca konserden sonra tam tutamadığı basit ritmlerle kendinden geçen, bunu da bir iş yaptığını sanıp kameraya, bilgisayara kaydedip etrafa yayan ergenlerle dalga geçmek istiyorum.


Öğrenci evinde boş bira şişelerinden kuleler yapıp, yarattığım alkolik eserlerin önünde fotoğraf çekilmek ve bunu avatar yapmak istiyorum.

Bitirdiğim kasalardan, kustuğum kovalardan sonra yeniyetme bir delikanlının boş cam şişeleri önünde seksi pozlar vermesini görüp; "velede bak içmeyi marifet sanıyor" demeyi ve akabinde birikmiş para üstleriyle bir kutu efes alıp açmayı, içerken de hayatın önüme getireceği bir sonraki dönem hakkında üzerinde sonradan farklı düşüneceğim hayallere dalmak istiyorum...

***

Neticede hayallerle geçen bir ömür. Tıpkı milyarlarcası gibi.

Hayalleri gerçekleşmedikçe onları gerçekleştirmek için çırpınan, arzu edilen şeyi elde ettikten sonra da buna alışıp burun kıvıran ve daha sonrasında istenilenin elde edildiği vakit zaman aşımıyla tekrar kıvrılan burun ve yeniden yeni hayallere dalan bir insan kurusu... İşte biz!

Hayat bir hayal ürünü değilse de onu bu şekilde yapmacık zevklerle kocaman bir hayale çeviren bizler...

Makinenin çalışmasını sağlayan hayallerimiz ve onlara dişli misali sıkı vidalarla bağlı bizler....

Ey insan!
Ola ki vidaları atmaya çalış; seni bekler ufukta hayalsiz bir hüzün. Ama insansındır ki kimsenin hayal etmediği bir yerde olacağın için egounu tatmin edemeyecek ve öleceksin.

Ego Tanrıdır.

Ancak kendi varlığını insanlara dayatıp onlardan buna tapınmalarını istemez.

Aksine insanları bu konuda bilgisiz bırakır ve öylece çırpınan milyarları izler, onlarla eğlenir.

Şüphesiz ki, yazmak da milyonlarca ibadet şeklinden sadece bir tanesidir...


Ve ibadet tamamlanır.

23 Şubat 2009 Pazartesi

Ya ye, ya terket!


Ya ye, ya terket!

işim tenkit gücüm tenkit

29 Mart Yerel Seçimler öncesinde siyasi liderlerin, adayların kitleleri meydanlara topladığı son bir ayda ortaya çeşitli parti sloganları çıktı yeniden.

Gittikçe güçlenen iktidar partisi AKP de slogan alanındaki başarısını bir kez daha kanıtlamış oldu fikrimce. Rte dedi ki: "İşimiz hizmet, gücümüz millet"

AKP'nin yaptıklarını, tutumunu falan eleştirmek için değil, ürettikler sloganın çok başarılı olduğunu belirtmek için yazıyorum bu satırları.

Eleştireceğim şey ise CHP'nin İzmir'de başlattığı seçim kampanyasına arka fon olan slogan. Seçim öncesi yenileniveren otobüslerin megafonlarından, kırmızıya boyanan reklam panolarından, adayların ağızlarından duymaya alıştığımız bir laf: "İşimiz İzmir, Gücümüz İzmir."

Ancak biz bu lafa İzmir'de başlayan seçim hazırlıkları yüzünden alışkın değil, Rte'nin ağzına alıp gittiği her vilayette bağırarak insanları coşturduğu haber görüntülerinden alışkınız.

İki slogan arasındaki müthiş benzerlik, CHP İzmir kolu adına utanç verici.

Bu kadar önem taşıyan bir konuda bu kadar özensiz; bu kadar özenti olunmamalıydı.

Başka laf mı kalmamıştı Aziz'im? Alacağın olsun.

14 Şubat 2009 Cumartesi

14 Şubat Bikbiklemecesi

14 Şubat; ilk defa bu günün tüketime ivme katıp paranın dolaşmasını sağladığından dolayı sevindim. İyi ki yapmışlar dedim. Milletin -esnaf,çalışan,şu,bu- yüzü güldü 2-3 kuruş fazla kazandığı için. Ekonomik kriz böyle iyi kalpli yapıyor adamı işte... Yoksa antikapitalist takkemi takıp bikbikleyecektim. Neyse artık...

(anne ben kapitalist oldum)

Din gibi bişey ki bu. Annen-Baban, akrabaların, çevren öyle olduğu için sen de doğal olarak öylesindir. İstediğin kadar idealist olup kafa şişir. Ancak aynaya bir göz attığında zavallılığını görürsün. Gördüğün şey içine su kaçan converslerin olmazsa poponda kıpkırmızı parlayan levi's etiketi, o da olmazsa midendeki kola veya içtiğin ilaç; o da olmadı tuttuğun takım olacaktır. Ya da başka bir şey.

Beni en soldan biraz daha merkeze iten kuvvet de dünyanın sahip olduğu bu atmosferdir. Zira bahsettiğim atmosfer atmosferliğini bilmez, hem dış hem iç mekandan çıkıp kanına dahi işler.

Asıl işe yaracak olan bikbikleme yoluysa bu bataklığın çamur oranını %99'dan %98'e nasıl çekeriz sorusuyla uğraşmaktır. Mevcut sistemi en iyi şekilde kullanıp, hacimce çok olan boşlukları sosyalist düşünceden de feyz alarak ortaya bir mozaik çıkartmak fikrimce en akıllıca olandır.

14 Şubat İlk paragrafta anlattığım şekilde beni biraz liboş yapmış akabinde de bu şekilde bikbikletmiştir.

Bu özel günü hakkıyla kullanıp ceplerini doldurmuş tüm esnafların ve büyük işletmelerin sevgililer günlerini canı gönülden kutlarım. Hiç değilse karnını biraz daha iyi doldurarak eve giden bu kişiler akşama eşleriyle daha sevişgen bir gece geçirebileceklerdir.

hit