28 Haziran 2008 Cumartesi

Opeth İstanbul Konseri - 20.06.08

Unirock öncesi ve unirockla ilgili bir yazı yazayım bari hem blog da açtım o kadar dedim ya... Üşendim de üşendim. Sonra güzelce yazdım İstanbul'a gidiş hikayemi, tamam iyi hoş... Daha sonra da başladım unirock yazısına lakin festivali değerlendirmekten öte alt gruplarla ilgili paragraf paragraf eleştri yazısı çıkartabildim ortaya üstüne üstlük Opeth konserini de yazamadım. Ne yapacam ben bu tembellikle bilmiyorum, yine de yılmadım ve konserden 8 gün sonra Opeth'i de yazmaya başlıyorum.

23.30'da çıkacaklar sanıyordum, beklemekten de felaket yorulmuştum. Çevremdeki insanlar 23.00'te çıkacak 23.30'da çıkacak muhabbetini yapmaya başlayınca hadi dedim bir umut 23.00'te çıkarlar belki... Sahneye geldiklerinde 23.15'ti sanırım saat.

Heyecanım yavaş yavaş doruklara çıksa da hâla yorgundum. Ta ki Demon Of The Fall'un ilk riff'ini duyana kadar. Allahım o neydi öyle... Arkadaşım demişti Opeth çıkınca geçer o yorgunluk diye de çok inanamamıştım. Şimdiyse bir havalardaydım. Akabinde 5-6 kişilik ufak bir pogomsu hareket başladı bulunduğum yerde ve aktif bir rol aldığıma inanamadım. Hatta başka birisi tamam sakin diyene kadar duracağım yoktu. Ben ki uslu bir konser takipçisi çılgınlar atıyordum.

Daha sonrasında önceden ezberlediğim son konserlerinde çaldıkları playlist'e göre Master's Apprentices 'ı yani favori şarkımı bekliyordum. Master's diye avaz avaz bağrırken The Baying Of The Hounds'a giriverdiler. Playlistte ufak bir sıra değişikliği söz konusuydu diye düşündüm ve sonraki şarkının Master's Apprentices olduğunu tahmin ettim, bildim.

Detaylı konser durumu bir yana, kısa bir özet geçeyim bu sefer. Yoksa hiç yayınlayamayacağım bu yazıyı (Şu anda temmuz ayına girmiş bulunmaktayız, konser 20 hazirandaydı. Hey yarabbim! Tembellik, uyuzluk sardı gene...)

Grubun beyni Mikael Akerfeldt çok sempatik bir adamdı. Kendisini çok severim, daha da çok sevdim. Cici bir adam işte...

Konser sırasında hoş espriler yaptı, hiç bir zaman baymadı. Seyirciyle sempatikliği sayesinde güzel bir iletişim kurdu. Bir çok metal grubundaki gibi sert ön-adam kalıbıyla uzaktan yakından alakası yoktu, onun yerine icra ettiği müzikte çok başarılı bir müzisyen görünümündeydi tavırları da.

Ek$i'de adamın biri yazmış Mikael'in neler dediğini tek tek. Tebrik ettim kendisini kendi kendime. Tüm cümleleri aklında mı tuttu, ses mi kayıt etti, not mu aldı artık bilemiyorum. Buyrun: http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=13491640

Konserden bu yana 10 gün geçtiği için tabi gerekli coşkuyu yansıtamayacağım sanırım. O yüzden kısa keseyim. Hatta öyle bir yazı yazmış olayım ki sadece Opeth'i gördüğümü göstermek için olsun. Hehe.

Playlist'i yazalım mesela,

- Demon Of The Fall (mayh) - Baying Of The Hounds (Ghost R.) - Master's Apprentices (Deliverence) - To Rid The Disease (Damnation) - Serenity Painted Death (Still Life) - Wreath (Deliverence) - Heir Apperent (Watershed) - In My Time Of Need (Damnation) - The Drapery Falls (Blackwater Park)

Yakalayabildiğim kadar bir kaç tane de fotoğraf ekleyeyim. Pek net değiller ama olsun.




Bir de video çekiverdim telefonumla. Master's Apprentices'ta efsane brutal vokal kısmına girmeden öncesi ve giriş. Lakin brutal vokalden sonrası pek net duyulmuyor, eh telefonun frekansı yetmemiş olsa gerek.





Böyle işte efendim. 27 Temmuz'da da Metallica'yı göreceğim, benden mutlusu yok ^_^

Hiç yorum yok:

hit