25 Ağustos 2008 Pazartesi

Zenci

"....Bak gene yüzüm kızardı İsmail. Zenciler zenciliklerinden yakınıp dursalar da, bu konuda şanslı olmadıklarını söylemesinler lütfen, ayıp olur. Sırf bu yüzden zenci olmak isterdim ben. Zencicede "yüzü bile kızarmadan" deyimi yoktur herhalde. Kapkara diyarlarda diplomalı psikiyatrlara yüz kızarması şikâyetiyle giden de yoktur. Kara Afrika, utangaçlar cenneti. Kendisi de kara olan sömürge doktoru Fransızca, "Boş ver mon ami*, nasıl olsa kimse fark etmez," diye yalapşap tedavi ediyordur baldırı çıplak hastayı," le suivant, s'il vous plâit..."** Çatısı palmiye yapraklarıyla örtülü kıytırık muaynehanesinde, yüz Senegal Frangı tutarındaki viziteyi yüzü bile kızarmadan ve fatura kesmeden atıyordur cebine. Terleyene yapacak bir şey yok, je suis désole.*** Hâlâ anlamıyor musun sayın doktor, koca bir kıta bu yüzden geri kaldı. Kızarmak nedir bilmeyen beyaz sömürgecileri saymazsak tabii."
(*:arkadaşım, **:sıradaki lütfen, ***:üzgünüm)
Mehmet Anıl, Pembe Otobüs s.66

An itibariyle okuduğum Pembe Otobüs adlı romandan ufak bir alıntı yukarıdaki yazı. Romanın geneliyle pek bir ilgisi olmasa da yazarın utangaçlık ve yüzün kızarmasından girip zenciliğe farklı bir açıdan bu şekilde yaklaşımı hoşuma gitti, kesip yapıştırmak istedim bloguma.

3 yorum:

sinem dedi ki...

çok güzelmiş ya. yazarı kimdir acaba? :)

Yavuz Karaburun dedi ki...

Alıntının hemen dibinde yazıyordu yazarı ve alındığı yer ama fontu küçük kalmış sanırım :) Büyüteyim madem...

sinem dedi ki...

görmemiştim :)

hit